30 yıldır nisan yağmurunu şifa niyetine içiyor; nisan yağmurunun farkı…

Ortahisar ilçesinde yaşayan 3 çocuk annesi Naciye Aydın, kayınvalidesinden öğrendiği gelenekle 30 yıldır her nisan ayında yağan yağmur suyunu biriktiriyor. Evlerinin çatısına yerleştirdiği kovalarda yağmur suyunu toplayan Aydın, biriken suyu süzdükten sonra hem içiyor hem de yemeklerinde kullanıyor. Günlük yaşamında süzdüğü yağmur suyunu kullanan Aydın, bu geleneğin yıllardır ailesine ve kendisine şifa getirdiğine inanıyor. Ancak uzmanlar, değişen hava koşulları nedeniyle yağmur sularının içilmesinin sağlıklı olmadığını vurguluyor.

‘O KADARCIK SU BENİ ZEHİRLEMEZ’

Naciye Aydın, yağmur suyunun şifa getirdiğine inandığını belirterek, “Yağmur suyunu biriktirip, içmeyi 30 yıl önce kayınvalidemden gördüm. O zamandan beri de yapıyorum. Kayınvalidem nisan yağmurlarını biriktirir, çocuklara içirip, duş aldıkları suların içerisine katar ve yüzünü yıkardı. Ondan gördüklerimi şimdi ben de uyguluyorum. Kendim hem kullanıyorum hem de içiyorum. Şifa getirdiğine inandığım için yapıyorum. Köyün havasını temizdi, o zamanlar biriktirip kullanıyorduk. Şimdi ortam pis ama yine de o kadarcık su beni zehirlemez diye düşünüp içiyorum” diye konuştu.

‘ÇOCUKLARIMA TUHAF GELDİ’

Aydın, ailesinin bu geleneğe sıcak bakmadığını ifade ederek, “Çocuklarım ve eşim içmek istemedi ama zorla içirdim. Her nisan ayı geldiğinde yapıyorum. Yağmur yağdığında çiçeklerimi de ıslansın diye balkona koyuyorum. Çatıya çıkıp kovalarımı koyuyorum. Yağmur suyunu birikiyor daha sonra süzerek kullanıyorum. Yüzümü yıkıyorum. Yemeğimin içine de koydum. Çorbanın içine de koyup, çocuklarıma içirdim. Hatta kayınvalidemin yoğurt yaparken içine yağmur suyu koyduğunu da gördüm. Çocuklarıma söyledim, tuhaf geldi. Yıllarca onlara söylemeden uyguluyordum. Her şeyden zehir alırken sene içerisinde içtiğim 3-5 bardak yağmur suyu mu beni zehirleyecek?” dedi.

‘FAYDASI OLDUĞUNA İNANMIYORUM’

Naciye Aydın’ın kızı Gizem Aydın, annesinin yıllardır sürdürdüğü bu geleneği yeni fark ettiğini ve yağmur suyunun bir faydasının olmadığını düşündüğünü belirterek, “Annem senelerdir bunu yapıyormuş ama bu sene farkına vardım. Böyle bir şeyin faydası olduğuna inanmıyorum. Yemeklere bile katmış, bilmiyordum. Yemiş bulundum ama gereksiz buluyorum. Nisan yağmurunun saçlara iyi geldiği söyleniyor ama sanmıyorum. Atmosferin kirliliğinden ötürü de bir faydası olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

‘YAĞMUR SUYU, İÇİLEBİLECEK BİR DURUMDA DEĞİLDİR’

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahittin Kahveci ise yağmur suyunun içilmesinin uygun olmadığını belirterek, “Nisan yağmurlarına bir anlam yüklemek; Orta Asya Türklerinde, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de bu gelenek vardı. Bu gelenek uzun dönem devam etti. Son zamanlarda nisan yağmurlarına yüklenen anlam, özelliğini kaybetmedi ama uygulama bakımından ilginin azaldığını söyleyebiliriz. Bin yıl önceki doğal şartlar bozulmuş, doğallıktan uzaklaşmışızdır. O bakımdan dikkatli olmak lazım. Şu an da şehirlerde ve sanayi bölgelerinde yağmur suyunun içilebilecek bir durumda olmadığını net bir şekilde ifade edebiliriz. Dolayısıyla bu dönemde, yağmur suyunun içilmesinin sağlık olmadığını da net bir şekilde ifade edebiliriz” dedi.

‘Nisan yağmurları demir içeriyor’

TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Köse, “Nisanda yağan yağmurlar, demir maddesi içermektedir. Nisan yağmurlarıyla, kış boyunca en alt seviyeye inen vücudun demir miktarı, en doğal yoldan geri kazanılabilir.” dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse, “Nisanda yağan yağmurlar, vücuda zindelik ve enerji kazandıran kullanılabilir demir maddesi içermektedir. Nisan yağmurlarıyla, kış boyunca en alt seviyeye inen vücudun demir miktarı, en doğal yoldan geri kazanılabilir.” dedi.

Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toprağın ve bitkinin, gelişim dönemleri nisanda suya ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Nisanda yağan yağmurların bu gelişimi hızlandırdığı için bereketli olduğunu belirten Köse, “Bu dönemdeki yağışlar, gübrenin toprağa daha hızlı karışmasını sağlar. Ürünün hem kalitesini hem de verimini artırır.” diye konuştu.

“Havası kirli yerlerde yağmur suları zararlı”

Köse, ilkbaharda tabiatın canlanmaya başlamasıyla bitki ve ağaçların çiçek tozu, reçine, bitki kaynaklı yağ ile polenlerin, rüzgar ve hava akımlarıyla atmosfere karıştığını dile getirdi.

Nisan yağmurlarının, diğer aylarda düşen yağışlardan farklı olduğunu anlatan Köse, şöyle devam etti:

“Nisan yağmurları sırasında, havadaki bu zerrecikler yağışla yeryüzüne düşer. Ancak hava kirliliğinin yoğun olduğu kentlerde, havada asılı bulunan çeşitli karbon ve kükürt partikülleri ile çok sayıda zararlı kimyasal madde parçacıkları da yağmur sularına karışacağından, havası kirli yerlerde yağmur suları faydadan çok zarar veren bir durumun ortaya çıkmasına neden olabilir. Havanın temiz olduğu ve kirletici unsurların bulunmadığı yerlerde, nisan yağmurlarının temiz kaplarda toplanarak kullanılması, sağlık açısından son derece faydalıdır.”

“Hastalara şifa olarak dağıtılıyordu”

Nisan yağmurunun altında durulması önerisinde bulunan Köse, “Nisanda yağan yağmurlar, vücuda zindelik ve enerji kazandıran kullanılabilir demir maddesi içermektedir. Nisan yağmurlarıyla, kış boyunca en alt seviyeye inen vücudun demir miktarı, en doğal yoldan geri kazanılabilir.” ifadelerini kullandı.

Yaşlıların el, yüz ve saçlarına yağmur suyu sürülmesinin de faydalı olacağını belirten Köse, “Mümkünse yağmur öncesinde kanınızdaki demiri ölçtürün, ıslana ıslana dolaştıktan sonra kanınızdaki demiri tekrar ölçtürün. Aradaki farkı net olarak göreceksiniz.” dedi.

Selçuklulara başkentlik yaptığı dönemde Konya’da nisan yağmurlarının kaplarda toplanıp hastalara şifa olarak dağıtıldığını, yemeklere katıldığını anlatan Köse, şunları kaydetti:

“O dönemde Konya’da bulunan Mevlana dergahında Mevleviler, ‘nisan tası’ adı verilen kaplara topladıkları nisan yağmurlarını, gelen misafirlere ikram ediyorlar, bu suyun bazı dertlere şifa olacağına inanıyorlardı. Nisan yağmuru biriktirme geleneği azalsa da özellikle Konya’nın kırsal bölgelerinde çeşitli şekillerde yaşatılmaktadır. Nisan yağmurlarının şifalı olduğuna inananlar, yağmur yağarken leğen benzeri geniş ağızlı kapları açık alanlara bırakarak, içine yağmur sularının dolmasını sağlıyor. Bu kaplarda biriken sular, daha sonra bidonlara aktarılarak çeşitli şekillerde kullanılıyor. Saçları uzamayanlar başlarını bu nisan yağmuruyla yıkarken, temiz kaplarda toplanan suları, baharın bolluk ve bereket getirmesi ya da hastalıklardan arınılması düşüncesiyle de içenler oluyor.”

DHA, AA

Kaynak: Timetürk

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*